Hoşgeldin, Ziyaretçi |
Sitemizden yararlanabilmek için kayıt olmalısınız.
|
Kimler Çevrimiçi |
Şu anda 223 aktif kullanıcı var. » (0 Üye - 222 Ziyaretçi) Bing
|
Son Yazılanlar |
Мобильные казино
Forum: Çevre Birimleri
Son Yorum: Casino
09-09-2025, 11:23
» Yorum 0
» Okunma 57
|
казино
Forum: Çevre Birimleri
Son Yorum: Casino
09-09-2025, 00:31
» Yorum 0
» Okunma 26
|
казино
Forum: Çevre Birimleri
Son Yorum: Casino
08-09-2025, 17:27
» Yorum 0
» Okunma 27
|
Satılık HP 840 G2
Forum: İkinci El Satılık
Son Yorum: admin
26-07-2025, 10:50
» Yorum 1
» Okunma 129
|
AMD Ryzen 10000 Serisi Ze...
Forum: Kullanıcıların gönderdiği haberler
Son Yorum: admin
08-06-2025, 18:44
» Yorum 1
» Okunma 288
|
Samsung S24FE alınır mı?
Forum: Cep Telefonu
Son Yorum: admin
02-06-2025, 11:28
» Yorum 1
» Okunma 300
|
Google Pixel Cihazlarında...
Forum: Android ve Andorid Uygulamaları
Son Yorum: Aviatorder
26-05-2025, 18:52
» Yorum 1
» Okunma 2,843
|
Apple ios 19 ne zaman çık...
Forum: Donanım Haberleri
Son Yorum: admin
26-05-2025, 16:12
» Yorum 0
» Okunma 136
|
Linux Mint 22.2 Zara
Forum: Kullanıcıların gönderdiği haberler
Son Yorum: tekken29
26-05-2025, 11:50
» Yorum 1
» Okunma 184
|
Amiga Sensible World of S...
Forum: Commodore 64 Amiga Oyunları
Son Yorum: admin
19-05-2025, 00:43
» Yorum 0
» Okunma 236
|
|
|
Nfs Carbon Köşesi |
Yazar: KaRa_KRaL - 16-02-2007, 19:20 - Forum: Yarış
- Yorum (10)
|
 |
[align=left:db58d937ec] Need for Speed'i nasıl bilirdiniz? Hızlı? Öfkeli? Eğlenceli? Underground serisiyle başlayan tuning modası Carbon'da da olağanca hızıyla devam ediyor. Artık sadece onu oynayanlar için değil pek çok kişi için bilindik, duyulduk bir isim Need for Speed. 10 yılı aşkın bir zamandır hemen her sene yeniden merhaba dediğimiz bu efsanenin şimdilik son perdesi bakalım ondan beklentilerimizi karşılayacak mı?
Daha hızlı, daha öfkeli
Vaktiyle o senenin en çok satan oyunu olmayı başaran Underground'un ardından yapımcı EA nereden güzel ekmek çıkartabileceğini gördü ve serininin devam oyunlarını o kulvarda koşturmaya karar verdi. Carbon'a adını veren etrafındaki Carbon Kanyon'uyla çevrili Palmont şehrinde yer alan oyun kırktan fazla açılabilir lisanslı araç, kariyer modu, yüzlerce araç modifikasyon varyasyonları, onlarca araç etiketi, grup yardımlaşması ve bu incelemede tanık olacağınız irili ufaklı pek çok yenilikle seriyi bir sonraki adıma taşıyor.
Reklam kokan hareketler
En sonda söyleyeceğimi kendimi tutamayarak en başta sölüyorum ki Carbon o hayalini kurduğum serinin bütün iyi yanlarını aynı oyunda toplayan rüya oyunum değil. Ama yine söylüyor hatta iddia ediyorum ki Carbon'u oynarken başından kalkamayacaksınız. NFS çizgisini bozdu, özünden koptu gibi yorumlar yapacak çok insan olacaktır ama çıkmış bütün NFS'ler içinde en çok eğlenerek oynadığım oyun Carbon oldu.
Alırım anahtarını
Þimdi gelelim esas konumuza. Önce kötü haberleri sonra iyi haberleri vermek istiyorum. Pek çoğunuzun yıllardır özlem duyduğu replay modu yine ortalarda yok. Bir NFS fanı olarak üşenmedim bu konuyla ilgili çok detaylı bir e-postayı NFS'yi yapan ekipte olan bir arkadaşıma gönderdim ve gayet açıklayıcı bir cevap aldım. Durum şuydu; mevcut oyun yapısında catch-up (ketçap) denilen, bir yarışçıyla aramızdaki mesafe fazlalaştığında duruma göre onu yavaşlatan veya hızlandıran bir sistem yüzünden replay'de bir aracı saatte 600km/h ile "warp" ederken görmenin hoş olmayacağı idi. Bende bu olayın üzerine gittim ve iyicene didikledim ne menem bir şey bu catch-up diye. Söyleyeyim; tek kelime ile rezalette son perde. Örneğin bir aracı duvara çarptırdık veya bir kamyonun altına soktuk, kahkahalar eşliğinde tam gaz yolumuza devam ediyoruz fakat o da nesi? On saniye önce yolda ters dönmüş olarak bıraktığımız zavallı rakibimiz nitrosunu açmış faziyette tam gaz arkadan yaklaşmakta. Bu olay oyun boyunca benim canımı çok sıktı. Madem can sıkan olaylardan başladık oradan anlatmaya buyrun devam edelim. Örneğin trafik; Carbon'daki trafik maaşallah İstanbul trafiğini hiç aratmıyor sevgili okurlar. Tam yarım saniye sonra olacağınız noktada spawn olan araçlar mı dersiniz, trafiğe kapalı bir kestirme yolda ters yönden gelenler mi dersiniz, şeridin orta yerinde durup sizin geldiğiniz yöne doğru "U" dönüşü yapanlar mı dersiniz, tam evlere şenlik. Bir süre sonra "tüm dünyaya karşı ben" sendromu başlıyor ki saç baş yolduğum oldu. Bununla kalsa yine iyi. Oyunun son yüzde otuzluk kısmında her yarışta illaki bir yarışçı dengesiz derecede hızlı ve hatasız gidiyor. Zaten radara bakıp diğer yarışçı sürüsünden çok daha önde olmasından anlaşılıyor bu. Bu hile hurdacı yapay zekalı arkadaşları ilk kalkışta hemen sağ ya da soldaki boş şeride kaçıp nitroyu köklemesinden tanıyabilirsiniz.
Doğan görünümlü Þahin
Aslında az önce anlattığım şeylerin hiçbiri şu an anlatacağım kadar üzmemişti beni. Carbon'un grafikleri genel bağlamda maalesef önceli Most Wanted'dan daha kötü. Zaten bütün yarışları gece ve yağmur eşliğinde yaptığımızdan içimiz biraz kararıyor ama keşke şehir en az Most Wanted kadar canlı tasarlansaydı. Yol kaplamaları için de iç açıcı konuşamayacağım. Çok yüksek çözünürlükte oynamadığınız, anisotropic filtrelemeyi açmadığınız, shader ayarını high'a almadığınız sürece yollar maalesef asfalta değil süngere benziyor. Çevre modellemeleri ve kaplamaları deseniz yine Most Wanted'dan daha kötü. NFS makinemi zorlamaz ayarları kökleyeyim diye düşünüyorsanız da Most Wanted'ı su gibi akıcı oynatan PC'niz Carbon'da çok fena çuvallayabilir. Garip olan bir şey de Visual Treatment ayarını high'dan low'a aldığımda tüm renklerin daha sıcak, daha doygun olduğu yani daha iyi gözüktüğüydü. EA nasılsa satacak diye oyunu optimize etmeye kesinlikle uğraşmamış. Bir başka karın ağrısı ise motion blur özelliği. Daha siz gaza basarken bütün dünya bir anda çorba olup her şey sanki bir rüya havasına bürünüyor. Carbon'da blur'la iki kat erken, dört kat fazla bir alakamız oluyor ki ben epilepsi hastası olmadan kapattım bu özelliği. Blur'u bu kadar çok açmalarının sebebi acaba çevrenin vasat görüntüsünü saklamak için mi diye düşünmeden edemiyorum. Çünkü çevre bulanıklaşırken arabalarımızda bir bulanma söz konusu değil.
YU-MA-TU
Konu tuning, yarış, arabalar olunca sesler ve müziklerden bahsetmemek olmaz. Carbon'daki yarış esnasındaki müzikler genelde yarışın havasıyla oldukça uyumlu ancak oyunun sahip olduğu lisanslı parçalar nedense adam gibi kullanılmamış. Bu açıdan öncellerine göre sınıfta kaldığını söyleyebilirim. Motor sesleri her zaman olduğu gibi muhteşem olmuş. Yaptığınız motor modifikasyonuna göre bile değişiyorlar. Yalnız dikkatimi çeken bir durum; örneğin polisler bizi kovalarken bazı radyo konuşmaları Most Wanted'dakiyle bire bir aynı. Resmen kopyala/yapıştır yapılmışlar. Diğer çeşitli ses efektleri için de aynı şey söz konusu.Bu kadar yerdik, yerden yere vurduk, sizi oyundan soğuttuk. Þimdi günah çıkartıp NFS'nin hakkını verme zamanı geldi.
Arabanın hakkı
NFS serisi asla bir simülasyon olmadı. Güzel arabalarla yarıştığımız, arcade tarzında eğlenceli bir yarış oyunu olarak çizgisini sürdürdü. Serinin son oyunlarına konu olan tuning temasına ek olarak iki farklı tarzı daha aynı potada eritiyoruz bu kez. Hepimizin daha önceki oyunlardan tanıdığımız klasik egzotik arabalar ve seriye ilk kez giriş yapan muscle car dediğimiz salt beygir gücüne dayalı Amerikan arabaları. Quick race, challenge, çevrim içi oyun gibi bildiğimiz modlara ek olarak kariyer modu da Carbon'da tam gaz devam etmekte. Kariyer modunda hikaye Most Wanted'da kaldığımız yerden devam ediyor ve eski dost Cross yine peşimizde. Kariyer modundaki sinematik anlatım bu kez daha derin sayılabilecek bir konu ile ve dijitize ara demolarla devam etmekte. Ancak ben bu oyundaki hatun karakteri nedense sevemedim ve beğenmedim; Emrah kaşlarından olsa gerek. Kariyer moduna başlamamızla üç araç türünden biriyle oyuna başlıyoruz. Tuner, Exotic ve Muscle. Bunlar hakkında çok kısa bilgi vermek gerekirse Tuner arabalar keskin virajları iyi dönebilen ancak en yüksek hızları diğerlerine göre düşük olan, Underground serilerinden bildiğimiz, sevdiğimiz arabalar. Egzotik araçlarımız ise yine Underground serilerinden önce NFS'nin bütün oyunlarına tema olan araba türleri. Bu araçlar için Tuner ile Muscle arasında dengeli sınıf diyebiliriz. Muscle'lar ise salt hızlanma üzerine kurgulu arabalar. En yüksek hızları ve ivmelenmeleri inanılmaz ancak ilk keskin virajda duvara yapışabilme ihtimalleri oldukça yüksek. Arabalar türlere ayrıldığı gibi tier 1, 2 ve 3 diye sınıflara da ayrılıyor. Tier 2 arabalar ilk sınıftan sonra oldukça hızlı gelecekken upgrade'leri yapılmış Tier 3 arabalar resmen uçuyorlar. Oyunun sonlarına doğru favori arabam Lamborghini Gallardo ile kadranımda gördüğüm en yüksek hız 421km/h idi ve oyun hız duygusunu yaşatmak konusunda bugüne kadarki en başarılı NFS. Sürüş dinamikleri de Most Wanted'dan bu yana hayli gelişmiş. Özellikle yüksek hızlarda arabanızın verdiği tepkiler arcade bir oyun olmasına rağmen inandırıcı olmuş. Tabii aynı şeyi çarpışmalar için söylemek mümkün değil. Hasarın mevcut olmadığı oyunda; sadece ayarlardan açtığımız takdirde boyamızın çizilmesi durumu var. Keşke görsel hasar olmasa bile fiziksel hasar olsaydı da 300km/h ile duvarda soyut resim olduktan sonra aynen yolumuza devam edemeseydik. Bir de rakip araçların arabaları sanki en az on ton. Arkadan veya yandan vurarak yoldan çıkarmanız çok zor. Hatta polis ciplerini yerinden oynatmaktan bile zor.Konuya dönecek olursak, kariyer moduna başlamanızla beraber fark edeceksiniz ki şehir de parsellere ayrılmış ve her bir bölgeyi başka bir grup kontrol ediyor. Sizin de amacınız kendi grubunuzu kurup yavaş yavaş bütün şehri ele geçirmek. Daha oyunun başında bu grup olayını anlatan güzel bir tutorial'la karşılaşıyoruz ve burada grubumuzdaki elemanların yani wingman'lerin özelliklerini tanıyoruz. Grubumuza en fazla üç kişi alabiliyorken yarış esnasında sadece bir kişiden faydalanabiliyoruz. Kariyer modunda ilerledikçe grubumuza katmak için yeni kişilerle tanışabiliyoruz. Wingman'ler blocker, drafter ve scout olarak üçe ayrılan genel yeteneklere sahipler. Blocker'lar hedeflediğiniz rakibi durdurmaya çalışırken drafter'lar ise sizi arkasına alıp oluşan hava boşluğu sayesinde daha hızlı gitmenize yardımcı oluyor. En sevdiğim scout'lar ise önünüzden gidip kestirmeleri gösteriyorlar. Scoutları sevmemin nedeni size kestirmeleri göstermek için illaki önünüzden gidiyorlar ve eğer sizin wingmaniniz yarışı birinci bitirirse siz de yarışı kazanmış sayılıyorsunuz. Scoutda sürekli önden gittiği için oynadığım kariyer modu boyunca wingman'lerim benden çok yarış kazanmıştır. Zaten catch-up sistemi nedeniyle kendi wingman'imi geçemediğim de çok oldu. Wingman'ler ile ilgili başka güzel bir detay ise telsiz konuşmaları. Sadece yaptıklarıyla değil söyledikleriyle de oldukça yardımcı oluyorlar. Örneğin "sağından hızla geliyor önünü kes" veya "soldaki kestirmeyi kaçırma" gibi şeyler hem çok faydalı olmuş hem de yarışları sıkıcı olmaktan bir nebze kurtarmış. Þehrin her bölgesinde üçer yarış var ve bunların ikisini kazanmanızla o bölge sizin kontrolünüze geçiyor. Zamanla aldığınız bölgelere sizin alırken yaptığınız gibi karşı meydan okumalar olabiliyor, bu durumlarda yarışı kaybederseniz veya katılmazsanız o noktanın kontrolünü kaybediyorsunuz. Þehrin dört büyük bölgesini farklı araç türlerine sahip gruplar kontrol ediyor ve bu bölgelerin tamamını ele geçirdiğimizde o bölgenin boss'uyla kapışıyoruz.
Hızlı yaşa, genç öl
Yarışlara değincek olursak eski dostlar olan zamana karşı Check-Point, anlık hızlarımızı ölçen Speed-Trap, klasik Lap Circuit, Drift ve Sprint'in yanında en sevdiğim Drag'i görememek beni hayal kırıklığına uğrattı. Ama elime tutuşturulan yeni oyuncaklar bütün sıkıntımı hemen unutturdu; kanyon yarışları. Drift ve Lap Circuit şeklinde dağdan aşağı, dar virajlar ve uçurumlarla dolu bu yarışlar inanılmaz eğlenceli olmuş. Hele boss'larla yaptığımız bir kanyon kapışması var ki tadından yenmez. Boss'ları sokakta alt ettikten sonra kanyona yarışmaya çıkıyoruz. Önce o önde, siz onu kaybetmemeye hatta geçmeye çalışıyorsunuz sonra da o sizi. Tabii uçurumdan aşağı düşüp yarışı kaybetmek de var. Oyunun sonlarına doğru arabalar hızlandıkça bu düşüşlere çok aşina olacaksınız.
Kariyer modunda kullanabileceğiniz 30'dan fazla lisanslı araç bulunmakta. Nissan Skyline, Subaru Impreza WRX, Toyota Supra gibi Japon spor arabalarından, Lotus Elise, çeşitli Porcshe ve Lamborghini'ler gibi egzotik arabalara ve hatta Shelby GT 500, Chevy Camaro SS gibi klasik muscle arabalar, hepsi elinizin altında. Kullanırken en çok ustalık isteyen grup ise Tier 3 egzotik araçlar. Kariyer modunda araçları yarış kazanarak açtığımız gibi yendiğimiz boss'lardan da alabiliyoruz.
Underground'la başlayan modifikasyon çılgınlığı Carbon'la tavana vurmuş. Aşina olduğunuz modifikasyonlara ek olarak Auto Sculpting adı verilen her parçayı zevkinize göre modifiye etmenize olanak veren bir seçenek eklenmiş ve inanılmaz güzel oturmuş. Saatlerinizi (saatlerim? vizeler?) oturup arabalarınızı tek tek modifiye etmeye harcayabilirsiniz.
Aynasızlar
Most Wanted'da çok önemli bir yere sahip olan polisler bu kez biraz arka plana itilmişler. Sırf eğlenmek için yapmıyorsanız oyun sizi polislerle dalaşmaya yönlendirmiyor, hatta kariyer modunu bitirene kadar polislerle kovalamaca oynama sayım bir elimin parmaklarını geçmez. Oysaki polis teması hikayede oldukça aktif bir rol oynayabilirdi. Bir de artık şehir içinde bir noktadan diğerine gitmek için araba sürmemize gerek yok. Haritayı açıp istediğimiz yere basarak bir yarışa katılmak veya garaja gitmek mümkün. Bu da polislerle zaten kısıtlı olan temasımızı en aza indirmiş. Neyse ki polislerle olan hesabımızı challenge modunda bir nebze olsun görüyoruz.
Tam otuzaltı adet yarışa sahip olan challenge modu en az kariyer modu kadar hatta belki daha fazla eğlence barındırmakta. Özellikle kamyon kullanarak polislerden kaçtığımız yarışta çok eğlendim. Evet yanlış duymadınız; kamyon hatta itfaiye aracını açtığınız takdirde yarışlarda kullanabiliyorsunuz.
Levye modu
Çoklu oyuncu modunda ise Carbon hem güldürüyor hem de ağlatıyor. Yerel ağ üzerinden çoklu oyuncu desteği maalesef mevcut değil. Üstelik diğer platformlarda mevcut olan ekranı ikiye bölme yöntemi de yine PC versiyonunda es geçilmiş. Gel gelelim oyun internet üzerinden sekiz kişiye kadar çevrim içi çoklu oyuncu desteği vermekte. Çevrim içi yarışlar kazanarak çeşitli modifikasyon ve araçları açabildiğimiz gibi knock-out tarzında her tur sonuncusunun polise dönüşüp kalanları yakalamaya çalıştığı ilginç yarış modları da mevcut.
Calgon
Sözün özü Carbon, replay'i olan, catch-up'u dengelenmiş ya da kaldırılmış, drag'in es geçilmediği, grafiklerin en az Project Gotham Racing 2 kadar iyi gözüktüğü, polis kovalamacalarının Blues Brothers'dakine benzediği, kırk değil; Ferrari dahil bugüne kadar bütün NFS'lerdeki tüm araçları barındıran, hasar modellemesine sahip, korna ve sinyalin olduğu, sonradan kendimiz araç ekleyebildiğimiz, sadece yağmur değil karın da yağdığı, sürekli gece yarışmak zorunda olmadığımız, o rüya oyunu değil. Ama daha iyisi gelene kadar PC'lerimizdeki en güzel ve eğlenceli arcade yarış oyunu.[/align:db58d937ec]
EKRAN GÖRÜNTÜLERİ
![[Resim: 2.jpg]](http://www.trgamer.com/img/112006/nfscarbon_pc2/2.jpg)
![[Resim: 11.jpg]](http://www.trgamer.com/img/112006/nfscarbon_pc2/11.jpg)
![[Resim: 12.jpg]](http://www.trgamer.com/img/112006/nfscarbon_pc2/12.jpg)
KAYNAK: http://www.trgamer.com/
|
|
|
tersane |
Yazar: metehan9595 - 16-02-2007, 15:30 - Forum: Ogame
- Yorum (2)
|
 |
ya ben yeni üyeyim tersane savunma yapcAM tersane kurman gerekli diyor nasıl tersane kurul uyor??????
|
|
|
Slash My Search - Size para ödeyen arama motoru |
Yazar: Csnan - 16-02-2007, 03:04 - Forum: İnternetten Para Kazanma
- Yorum (1)
|
 |
Arkadaşlar bunu çok iyi bir fırsat olarak gördüğüm için böyle bir konu açma gereği hissettim. Ne de olsa her gün çoğumuz günde onlarca kez arama motorlarını kullanıyoruz. Arama yaparken para kazanmayı bırakın, arama motorlarına para kazandırıyoruz. Þimdi detayları yazıyorum:
SlashMySearch.com Search 'N Earn Program
SlashMySearch internette yaptığınız aramalara karşılık size para ödeyen bir site. Hergün arama motorlarını ne kadar çok kullandığımızı düşünürsek SlashMySearch gerçekten ilgi çekici bir fikir. Zaten )AGLOCO hakkındaki yazılarımda da geleceğin internet iş modelinin, gelirin kullanıcılarla paylaşımı üzerine olacağını belirtmiştim.
SlashMySearch size arama başına ödeme yapmıyor, ödeme "zaman" ile ölçülüyor. Yani her arama yaptığınızda hesabınıza para eklenmeyecek. SlashMySearch sitesinde yapacağınız aktiviteler belli aralıklarla (saatte 3-4 kez) sistem tarafından kontrol edilecek ve bu aktiviteler üzerinden kazandığınız miktar anında hesabınıza eklenecek. Bu aktiviteler aramanın (web, resim, video, eBay, Amazon) yanısıra SlashMySearch'ın kendi sayfalarını gezmeyi de içeriyor.
Herhangi bir download gerektirmeyen ve katılmanın tamamen ücretsiz olduğu SlashMySearch size saat başı 0.25 dolar ödemeyi vaadediyor (yani hiçbir alt üyeniz olmadan ayda max. 180$) Bunun yanısıra 1.dereceden alt seviyedeki arkadaşlarızın sitede geçirdiği her saat için 0.15 dolar (10 arkadaşınız varsayımıyla ayda max. 1080$) , 3.seviyedeki alt üyeleriniz için de 0.05 dolar ödeyecek (100 kişi varsayımıyla 720$)
Gördüğünüz gibi ayda toplam 1980$'lık bir kazanç mümkün. Ama gerçekçi olalım. Herkes 24 saat internette kalmayacağına göre günde 3-4 saat bu sitede gezme ile de para kazanılabilir. Bu da elle tutulur bir para demek. Tabi alt üye sayınızın artmasıyla bu miktar artacak. Bence denemeye değer görünüyor.
SlashMySearch'a üye olduktan sonra size ait bir sayfanız olacak. Bu sayfayı internet tarayıcınızın Giriş sayfası haline getirin ve aramalarınızı onunla yapın. Her arama yaptığınızda sisteme giriş yapmanız gerekmeyecek, sayfanın altında yeşil bir ışık göreceksiniz. Bu ışık SlashMySearch'in sizi doğru bir şekilde izlediğini gösterir. Eğer bu ışık sönmüşse üyelik bilgileriniz ile tekrar giriş yapın.
Hesabınız 50$ olunca ödeme alabiliyorsunuz. Desteklenen ödeme şekilleri Paypal, E-Gold ve çek. Alt üye sayısı ile ilgili herhangi bir sınırlama yok ve alt üye olmanız halinde hiçbir kayba uğramıyorsunuz.
İlk ödemenizi almanız 2 ayı bulabiliyor (Bu süre içinde SlashMySearch reklamverenlerden parayı alıyor) Ancak daha sonra her ay düzenli bir şekilde ödeme alacaksınız.
Unutmayın tek yapmanız gereken kendi üye sayfanızı (aşağıdaki referral linki gibi) giriş sayfası yapmanız ve arama yapmak için SlashMySearch'ü kullanmanız.
Üye olmak için: http://www.slashmysearch.com/earn/id/1801
(Not: Link ref. bilgilerimi içerir. Yani bu linke tıklayıp üye olduğunuzda benim alt üyem olmuş olacaksınız ancak bunun size hiçbir zararı olmayacak. Henüz yeni bir site olduğu ve kullanıcı sayısı çok fazla olmadığı için de alt üye bulmanız çok zor değil. İyi kazançlar
|
|
|
bir kaç şiir |
Yazar: Konuralp - 11-02-2007, 12:35 - Forum: KONU DISI
- Yorum (2)
|
 |
Her Þey Sende Gizli
Yerin seni çektiği kadar ağırsın,
Kanatların çırpındığı kadar hafif..
Kalbinin attığı kadar canlısın,
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...
Sevdiklerin kadar iyisin,
Nefret ettiklerin kadar kötü..
Ne renk olursa olsun kaşın gözün,
Karşındakinin gördüğüdür rengin..
Yaşadıklarını kar sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna; ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün..
Gülebildiğin kadar mutlusun.
Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi,
Sevdiğin kadar sevileceksin.
Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın.
Bir gün yalan söyleyeceksen eğer;
Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret,
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın.
Unutma yagmurun yağdığı kadar ıslaksın,
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin..
İşte budur hayat!
İşte budur yaşamak,
Bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
Çiçek sulandığı kadar güzeldir,
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli,
Bebek ağladığı kadar bebektir.
Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin,
bunu da öğren,
SEVDİÐİN KADAR SEVİLİRSİN...
Can Yücel
|
|
|
ZAMANIMIZIN PARADOXU |
Yazar: Konuralp - 11-02-2007, 12:32 - Forum: KONU DISI
- Yorum Yok
|
 |
zamanımızın paradoksu
Daha yüksek binalarımız var, ama daha küçük tapınaklarımız.
Daha geniş otoyollarımız var, ama daha dar ufuklarımız.
Daha çok harcıyoruz, ama daha az sahip oluyoruz.
Daha çok satın alıyoruz, ancak aldıklarımız bizi daha az mutlu ediyor.
Daha büyük evlerimiz ve daha küçük ailelerimiz var.
Daha fazla konfora sahibiz, ama daha az zamanımız var.
Daha çok bilgiye ama daha az yargıya sahibiz.
Daha çok uzmanımız var, ama bir o kadar fazla da sorunumuz.
Daha çok tedaviye, ama daha az sağlığa sahibiz.
Daha pervasızca harcıyor, daha az gülüyor, daha hızlı ulaşım yapıyor, daha çok ve daha çabuk sinirleniyor, daha geç uyanıyor, daha çabuk yoruluyoruz.
Daha az okuyor, daha fazla televizyon seyrediyoruz.
Sahip olduklarımızın sayısını katladık, ama değerlerimizi azalttık.
Daha fazla konuşuyor, daha nadir seviyor ve daha çok yalan söylüyoruz.
Bir yaşantı kurmayı öğrendik, ama hayatı değil; hayata seneler ekledik ama senelere hayat değil...
Aya gidip geldik, ama yeni komşumuza ziyarete gitmek için caddenin karşısına geçmekte zorlanıyoruz.
Dış uzayı fethettik, ama iç uzayı değil; daha büyük işler yaptık, ama daha iyi değil;
Havayı temizledik, ama ruhları kirlettik; atomu parçaladık, ama önyargılarımızı kıramadık.
Daha çok yazıyoruz, ancak daha az öğreniyoruz; daha çok plan yapıyoruz, ama gerçekleştirdiklerimizin sayısı daha az...
Hızla hücum etmeyi öğrendik, ama beklemeyi değil.
Daha fazla gelirimiz, ama daha düşük ahlakımız var; daha çok yiyecek, ama daha az tatmin, daha çok tanıdığımız var, ama daha az dostumuz; daha fazla çaba, ama daha az başarı.
Daha fazla bilgi depolamak, şimdiye kadarkinden de fazla kopya üretmek için daha çok bilgisayar yaptık, ama iletişimimiz daha az; sayıca çoğaldık, ama kalitede azaldık
|
|
|
necip fazıl'ın vasiyeti |
Yazar: Konuralp - 11-02-2007, 12:30 - Forum: KONU DISI
- Yorum Yok
|
 |
NECİP FAZIL
VASİYETİ
1- Bu vasiyet çoluk-çocuğumun ve şahsi yakınlarımın dar ve hususi kadrosundan ziyade,onların da içinde olduğu geniş ve umumi zümreyi muhatap tutuyor.Başta gerçek Türk'ün ruh köküne bağlı yeni gençlik, şu kadar yıllık mücadele hayatımda beni okumuş veya dinlemiş her fert,kısaca Allah ve Resulüne perçinli herkes...Onlara hitap ediyorum ve dileklerimin yerine getirilmesi için gerekli çalışmayı işte bu yeni gençliğe ısmarlıyorum! Eğer üzerilerinde bir hakkım varsa,Hesap Gününde tek tek sorumludurlar. Emanetim, beni seven ve İslam davasında bir hak sahibi olduğumu kabul eden herkese...
2- Fikir ve duyguda vasiyete lüzum görmüyorum.Bu bahiste bütün eserlerim,her kelime,cümle,mısra ve topyekün ifade tarzım vasiyettir. Eğer bu kamusluk bütünü tek ve minicik bir daire içinde toplamak gerekirse söylenecek söz "Allah ve Resulü;başka herşey hiç ve batıl"demekten ibarettir.
3- "Büyük Doğu Yayınları" kitabevi kuruluncaya kadar şunun bunun neşrettiği eserlerim arasında mukaddes ölçülere karşı küçük ve hafif çapta laubali,dikkatsiz ve ciddiyetsiz,hürmet ve haşyetten mahrum ve ne varsa -isterse nokta veya virgül olsun-onları reddediyor, malım olmaktan çıkarıyor ve bütün sorumluluğumu,bundan böyle kendi idare, murakabe ve firmam altında çıkaracağım eserlere bağlıyorum.İnşallah Hak bana onları dünya gözüyle bütünleşmiş ve tamamlanmış gösterir, arkamdan gelecekler de bu örneklere göre devam ederler,virgül oynatmaktan bile çekinirler.İslama pazarlıksız ve sımsıkı bağlanmadan önceki şiirlerim ve yazılarım arasında hatta küfre kadar gidenler ise,çoktan beri eser çerçevem dışına çıkarıldığı,herbirinden ayrı ayrı istiğfar edildiği ve çöp tenekesine atıldığı için nereden nereye geldiğimi göstermekte bile kullanılmamalı ve onlarla müminleri benden çevirmek isteyeceklere -çok denenmiştir- şu cevap verilmelidir: "Koca Hz.Ömer bile Allahın Resulünü öldürmeye davranmış ve peşinden bütün sahabilerin, derecede ikincisi olmak gibi bir şerefe ermiştir.Hiç ona bu ilk davranışından ötürü sonradan dil uzatan olmuşmudur? Belki o noktadan bu noktaya gelmekte faziletlerin en büyüğü vardır."
Eserlerim mevzuunda vasiyetim kısaca şu:İlk yazılarımdan birkaçı asla benim değil;sonrakiler de en dakik şeriat mihengine vurulduktan,yani nasip olursa tarafımdan bütünleştirildikten sonra benim...Bir kısmını şimdiden tamamlamış bulunduğum eserlerim üzerinde bu ölçüyü devam ettirmek ve en titiz murakabeyi sürdürmek borcu ise,mirascılarımın ve manevi mirasçım gençliğin...Ben öldükten sonra kim ve ne suretle eserlerimin üzerinde gizli bir tasarrufa kalkar da ölçüyü hafifçe bile olsa örselerse,tezgahını başına yıkınız!
En büyük korkularımdan biri,nice müellifin başına geldiği gibi,ölümümden sonraki tahriflerdir.
4-Beni,ayrıca hususi vasiyetimde gösterdiğim gibi,İslami usullerin en incelerine riayetle gömünüz! Burada,umumi vasiyette de belirtilmesi gereken bir noktaya dokunmalıyım:
1935 yılında,Mürşidim ve Kurtarıcım Esseyyid Abdülhakim Efendi Hazretlerine, bir yazımı okumuştum.Bu yazı,kendilerini tanıdıktan sonraki dünya görüşüme ait olarak,zamanenin bize aykırı,meşhur bir gazetesinde çıkmıştı ve Türkün tarih muhasebesini İslami tefekkür noktası etrafında çerçeveliyordu. Yazıyı ellerine aldılar,kalem istediler ve üstüne öz elleriyle "altın ile yazılacak yazı"buyurdular. İşte hususi zarfında duran bu kesilmiş makaleyi,bütün eserlerimin tasdiknamesiolarak kefenime iliştirsinler...
5-Nasıl,nerede ve ne şekilde öleceğimi Allah bilir.Fakat imkan aleminde en küçük pay bulundukça,biricik dileğim Ankara'da Bağlum nahiyesindeki yalçın mezarlıkta, Þeyhimin civarına defnedilmektir. Elden gelen yapılsın...
6-Cenazeme çiçek ve bando muzika gönderecek makam ve şahıslara uzaklığımız ve kimsenin böyle bir zahmete girişmeyeceği malum... Fakat bu hususta bir muziplik zuhur edecek olursa, ne yapılmak gerektiği de beni sevenlerce malum...Çiçekler çamura ve bando yüzgeri koğuşuna...
7-Cenazemde, namazıma durmayacaklardan hiç kimseyi istemiyorum! Nede, kim olursa olsun, kadın...Ve bilhassa, ölü simsarı cinsinden imam! Ve "bid'at" belirtici hiçbirşey!... Başucumda ne nutuk,ne şamata, ne medh,ne şu,ne bu...Sadece Fatiha ve Kur'an...
8-Mezarımda ilahi ve ulvi isim ve sıfatlardan ve benim beşeri ve süfli isim ve sıfatlarımdan hiçbir iz bulunmayacak...Mevlid de istemem!... Onu,uhrevi rüşvet vasıtası yapanlara bırakınız! Sadece Kur'an...
9-Þimdi sıra en büyük dileğimde...Müslümanlardan,Eğer bu davada hizmetim geçtiğine inanan varsa,şunları istiyorum: Her ferdin,herhengi bir kifayet hesabına yanaşmaksızın,benim için "Necip Fazıl'ın kaza borcuna karşılık" niyeti ile bir günlük (Beş vakit) namaz kılması ve yine birgün oruç tutması... Mevtanın ardından, onun için kaza namazı Þafii içtihadında caizdir ve aynı içtihat Hanefilerce de rahmettir.
Her ferdin,en aşağı yüz Tevhid kelimesi okuyup sevabının mislini bana hediye etmesi...70 bine dolması lazım...Bir de,üzerimde hakkı olanların bunu Allah rızası için helal etmeleri...
Ölünceye dek,üzerimdeki Allah ve kul haklarından mümkün olanını ödeyebilmek için elimden geldiği kadar cehdetmek azmindeysem de ne olacağını,nereye,hangi noktaya varabileceğimi bilmiyorum ve yardımı müslümanlardan bekliyorum. "Þey'en lillah"tabiriyle bana Allah için birşey veriniz!Yardımınızı esirgemeyiniz!
10-Allahı,Allah dostlarını ve düşmanlarını unutmayınız! Hele düşmanlarını!... Olanca sevgi ve nefretinizi bu iki kutup üzerinde toplayınız!
11-Benide Allah ve Resul aşkının yanık bir örneği ve ardından bir takım sesler bırakmış divanesi olarak arada bir hatırlayınız!
|
|
|
|